25 Şubat 2012

thats why we are exhausted

then you say im ok,then you are not
when you say everything is ok,but it is not
so let me breath ,then say ,then ask
'what is love,what is sorrow'


23 Eylül 2011

alo ben vahit devlet su işleri vesaire


meraba tuzluk,suluk,yıllık,günlük ve sevgili arkadaşlarım,size ülkemizin bitmek bilmeyen çilesi devlet işlerinin ağızda çiğnenen( başka yerleriyle başaranlar varsa bilemicem) sakız gibi uzamasından bahsedicem,sizi yıllarca aman oraya gitme aman buraya gitme diye baskılayan bi yere giderken 40ı aşkın soru soran babanın sizi artık banane kendin hallet diye başından savışının hüzünlü hikayesini anlatıcam,şimdi babam bana ordulular vakfi burs veriyomş başvur dedi ben de internetten tıkıtık girdim amaa o da ne allaşkına burs için nası başvurucakmışız eziyete bakınnn;
GEREKLİ BELGELER :
  1. Burs Başvuru Formu
  2. Nüfus Kayıt Örneği – Aslı
  3. Öğrenci Belgesi – Aslı
  4. 2. Ve Üst Sınıflar İçin Transkript – Aslı (1.Sınıflar İçin LYS Sonuç Belgesi)
  5. Bir Adet Fotoğraf
  6. Taahhütname (Aşağıdan indirip imzalayın)
  7. Aile Gelir Belgesi-Çalışan için Maaş Bordrosu- Emekliler İçin Emekli Kartı Fotokopisi ve Geriye Dönük 3 Aylık Maaş Ekstresi-Çiftçiler İçin Çiftçi Belgesi Veya Muhtarlıktan Yazı
  8. Okuyan Kardeşlerin Öğrenci Belgeleri
  9. Aile İkametgâh Belgesi
  10. Kirada Kalanlar için Kira sözleşmesi

İstenilen belgeler OBHV Burs Başvuru Formu en üstte olmak üzere, eklenecek diğer belgelerle birlikte aşağıdaki anlatım sırasına göre, beyaz – telli şeffaf dosyaya konularak (dosya içinde evraklar tekrar plastik folyolara konulmayacaktır) en geç 7 Ekim 2011 Cuma 16:00‘a kadar vakıf merkezimize bizzat öğrencinin getirmesi gerekmektedir.
  yok ebesinin amcasınınoğlu yaniii ,beni bitiren nokta beyaz şeffaf dosya kısmı,ayy sanırsın beyaz saraya giriş yapıcaz ,vericeğiniz iki kuruş para,bi yalanını yakalasalar hapse kadar yollar bunlar.
 
Her neyse ben öncelikle ooo paralarım olucak uu beybi havalarında garanti bankasına hesap açmaya gittim,yaşım 18 ve devlet dairelerine girince bildiğin mallaşıyorum,güvenlik görevlisi benimle evlen dese nolur şu işimi halledelim söz dicek kadar oluyorum,neyse girdim güvenlik görevlisine hesap açıcaktım dedim,orda
meraba agalar istanbul neresi demişimcesine bi hava oluştu,şurdan müşteri temsilcisine sıra al dedi,ben dokunmatik ekrana mal gibi bakıyorum,hayır bi kaç kere bankaya gitmişliğim var valla bak,bi tane düğme oluyodu,basıyodun,ekran görünce panikledim adam geldi bastı,yani şuncazcık bi havan varsa devlet dairesine git anında söndürüyolar ablacım,neyse hesap açtım,bankamatik kartı falan vermedi karı 100 sayfa imza attım,bıkbık bişeyler dedi tek kelimesini anlamadım,para yatırdım,teyit ettik,neyse ordan muhtarlığa gittim ikametgah aldım,ordan internetcafeye gittim ki ikinci mallaşma serüvenim internetcafede başlıyo,hayır raconunu bilmiyorum,bana şu masayı aç mı dicem,hemen şeyy ben bi belge çıkartcaktım ama müsaitseniz rica etsem iki dakka parası neyse lütfenden yardım et banaaaaaaa diye atlıcam orda da belgelerimi çıkarttım bi masaya oturdum,inceledim,kamerasına baktım,internetcafe fotoğrafm olsun dedim ama yapamadım,bu arada 2 lira aldılar lan çıktılarla beraber hem de ,dedim ben oturdum da biraz? adam lan bi git Allahın malı dese iyiydi:D böylece onları da aldıktan sonra belgelerim asla tamamlanmadı inşallah tamamlamayı başarırsam gidip başvurucam,burdan babalara sesleniyorum,kızınızı el bebek gül bebek büyütüp böyle 50 centlik insanlarla muhattap ettiriyosunuz ya yaşadığımız bu mallık sebebiyle size şükran borçluyuz,saygılar.

bloguma girdim ve bu salak yazımı görünce sinirlendim çünkü bu salak vakıf bana burs vermedi,çünkü bu salak vakıfın bütçesi bana zaten yetmezdi piuuu verseniz de almazdım -cam kırığı sesleri

17 Ağustos 2011

high school musical means lise tantanaları

eveet uzun zamandır yazmıyodum,gerçi ne yazacam ya o kadar uğraşınca para mı veriyolar,işte kapitalist düzenin beynimde açtığı koca delik,kapitalist düzen demişken..şaka şaka bu kaydı girmemin tek sebebi lise yıllarımı anlatmam,bunu uzun zamandır düşünüyodum,yani bi kaç kere aklımdan geçirdim ama gel gelelim üşengeçlik..unutkan bi insan olduğumu ve son zamanlarda okulla ilgili anılara ne zaman olmuştu o ya alla alla gibi tepkiler vermeye başlayınca yazmaya karar verdim ben şunları şuraya kaydediyim de unutmazsam bi kaç yıl sonra okurum,evet önsöz tarzında girişimi yapmışken,ne diyodum ben ya demicem hava çok sıcak!

lisenin ilk günüydü,hatırlıyorum!,ortaokuldan kalan 3-5 arkadaş birbirimizi bulduktan sonra,çok gıcık bi durum bu yeniler için,ben hiç yeni öğrenci olmadım,bi gün bi yerde bunun acısı çıkıcak korkarım,neyse 3-5 arkadaş sınıfımıza girdik,hala hatırlıyorum,rabia,tuğçe,rumeysa,ben,zeynep bi kaç kişi daha vardı,sınıfda hüsniye hocaydı di mi,ilk ders,herkes bi yerlerden gelmiş,güya sıcak bi ortam sunucak,herkes buraya çıkıp serbest bi konu hakkında konuşcak demişti,tabi göz gezdirirken sınıfa tahtaya ilk kimi çıkardı,ben! hadi anlat-ne anlatıyım-kafana göre-hocam öyle diyince şimdi gelmiyo hıhmm.. neyse sonunda aileye karar vermiştim sıcak yuva kavramına ne kadar da sadığım,anne ve babamı seviyorumla başlayan abilerimden nefret ediyorumla biten bi konuşmaydı,her ortamda ay geçen yengem bana ne dese beğenirsin üslubumu gizleyemiyorum,napalım,neyse gel zaman git zaman ben nadide çiçeğim şeymayla aynı servise düştüm,zaten sürekli sırıtkan bi insan olduğum için hemen köprüler kuruldu,ay o çocuk ne salaktı di mi ehehe ,bu arada ilk haftada break dans yapan ikinci haftadan itibaren okula gelmeyen çocuktan bahsediyorum,össde 1. olcakmış hani baya da hatırlıyorum,o zamanlar tüm sınıf bir ağaç gibi hür ve bir orman gibi kardeşceydi:D herkes arkadaş sümeyye bana ikinci günden usbsini vermiş falan,ilk gezide fotoğraflar var kimlerle fotoğraf çektirmişim ben bile görünce ne alaka diyorum,neyse o gezide diğer çiçeeğim aybükeyle tanıştım,serviste koltuktan koltuğa gezinirken bi ara bunun yanına oturmuşum,bi muhabbet gözümden yaş geldiğini hatırlıyorum,eski okulunla ilgili hani bi takım şeyler aybüke hatırladığını biliyorum:D,neyse sonra ben radiyeyle samimi oldum hakkını yemicem eğlendiğimiz günler çok oldu sınıfın 4 açıdan da en ortasında oturduğumuz için,sağlı sollu sataşmalar,hayvani gülmeler,sonra her tenefüs masa tenisi oynamalar,çok biliyomuşuz gibi! o zamandan kalan fotoğraflarımızdan bahsetmicem,neydi o fotoğraf furyası,aman yarabbi,makine icadından beri o kadar eziyet görmedi okulun her köşesinde 32894543957 fotoğraf,yemekhanedeki o benim fotoğrafımı mezuniyet slaytına veren her kimse ona da ahdım var,neyse aybüke şeyma ve beni bi araya getiren elim vakaya gelicem,nasıl ya nasıl ya nasıl nasıl nasıll..hahaha bunu hatırlıyosunuzz ,ilginç yani,yani şimdi nasıl hayret bi şey o olayı yazamasam da hepimizin verdiği ortak tepki kulis yapmamızı sağlamıştı,kulis mulis Allahım ya bahsettiğim de lise1 ya da 2 hahaha ne olaylar olaylar :p sonra gel zaman git zaman biz baya kaynaştık beraber ne yapmadık ki,kıskanılcak düzeyde iyiydik hakkımızı yemicem,happy three friendsmiş haha neyse beraber teleferiğe bindik,kayığa bindik,bursaya gittik,aybükeyle gap turuna katıldık,şeymayla yaz kursuna gittik o baya eğlenceliydi tadı damağımda,kübranın deyimiyle yaz kampı :D,alışveriş merkezleri ki nautulus evimizden sık uğradığımız bi yerdi nerdeyse,aa şeyi hatırladım yine bi planımız sonu daha sinemaya çıkmıştı-yine mi sinemaya gidicez of-napalım abi daha iyi bi fikrin var mı ,ucuz kızlar gibi cafede nargile mi içelim-iyi sinemaya gidelim bari,şeymanın heath ledgerı anmak adına bizi dr parnassusa götürmesini hiç unutmucam,bi film bu kadar mı sıkıcı olur he bi de heath ledger öldüğü için rolünü orlando bloom devam ettiriyodu 2 dkkydı sanırım:D sonra kim geçti kimdi o biri daha vardı neyse,heath ledgerı anmıştık! şeyma ordan bence güzel filmdi dicek:D betülü unutmadım betüle gelicemm,bu betülü bizim sınıfa aldılar,o ara uzaktan gülümseşmeler,şeymanın yanının boş kaldığı soğuk bi gündü,tesadüf betülün yanındaki nezihe de her zamanki gibi nezihe değinmeden geçemicem dostum o zamanda geç kalmışın haha nezihenin gelmediği bi gündü,ya da baya geç gelmiştir,kem küm betül istersen burda oturabilirsin,gelsene ya derken bu bi oturdu daha da hayatımızdan kalkmadı,iyi ki de nezihe o gün geç kalmış,sonra biz sonunda 4.yü bulmuştuk,yani bi yerden sonra her şeyi değişmeli yapmak zor oluyo biliyo musun,bugün ben aybükeyle,sonra şeyma aybükeyle,sonra şeyma benle ohoo kendimize uygun espri anlayışı ve terbiyesi bizden geçer not aldı,zaten bana kitap okuma alışkanlığı kazandıran da kendisidir,ilk defa kitap muhabbeti yaptım haha o kitabı okudun mu şu kitapta şu bölüm varya,ay orası çok güzeldi di mi,bu arada amen maaolufun okuduğun kitabında gözüm kalmıştı,ah biz edebi camia ahahha  neyse bendeki dikkat dağınıklığı da maşallah cümlelerin başı var sonu cümlenin başını 4 kez okuduktan sonra var,şimdii uzaklardasıın diye başlıcam,şimdilerde hepimiz sonuçları bekliyoruz ki aybüke fizyoterapist,betül eczacı şeyma boğaziçi mezunu kimyager ben de diş hekimi olacağım,şimdi bu cümledeki anlatım bozukluğunu bulun,mantık hatası değil hayır,hüsniye hocanın gazabı bunlar:D kınalı ayaklarını da yazıyım ilerde okuyunca hatırlıyım,atilla,turan ve murat hocamı da çok seviyorum herkes bilsin yani tüm hocalarımı seviyorum tamam,ayrıca büro hizmetlerinden mahmut abi,hasan abi,çiğköftelere el koymanızı unutmadım! ve kantinden sıcak sohbetlerin bir numaralı ismi hatice ablayı da seviyorum,ama o tost ekmekleri küçük yani neyse sizi seviyorumla bitirmicem lan ne bu her defasında!

25 Şubat 2011

Evrim :Saprofitten İnsana

 'Yine sabahın o erken saatinde kalktım,yataktan kalkarken küçük çaplı bi titreme geçirmek hayatıma yerleşmişti artık,yine evi buz tutmuştu,hasta annemin üstünü örttükten sonra özensizce üstümü giydim,giyerken her hareketim isyan kokardı ama söylenmeye hakkım yoktu.Bahçedeki çuval geçirilmiş el arabamıza baktım,bizim de ekmek teknemiz buydu,lanet olası ekmek teknemiz,her sabah el arabamı alır,planladığımız bölgelerin çöplerini karıştırırdım.Ve üstüme yerleşen umursamazlıkla el arabamı iyice kavradım,sokakta kimse yoktu,dünyada yapayalnızdım sanki,ama ne yalan söylüyim ortada kimsenin olmaması benim için çok daha rahatlatıcıydı,bi an olsun özgüvene sahip olmak sadece böyle zamanlarda mümkün oluyordu ve çürükçül hayatımın yeni gününe nihayet başladım,ilk çöp konteynerime yaklaştım,kapağı kaldırdım ve kağıtları savruk hareketlerle çuvalıma yerleştirdim,sessizlik miydi soğuk muydu bilmiyorum adeta beynimi durdururdum belki de çalışmasının bana acı vermesidir asıl sebep,bilirdim ki düşünmeye her başladığımda ucu kadere çıkardı,kader neydi?Bizim kaderimiz neden böyleydi,bu ailede doğmayı ben seçmemiştim,bu hayatı ben seçmemiştim,çok güzel yerlere gelebilirdim belki de gelmezdim ama ihtimali bile acı verirdi,kağıtları yerleştirdikten sonra arabamı sürmeye devam ettim , diğer sokağın başında servis bekleyen çocuklarla göz göze gelmemeye çalıştım,göz göze geldiğimde kendimi tutamamaktan korkuyordum,yaptığımız ayıp değildi,ekmeğimizi çöpten çıkarıyorduk, ama biliyordum ki ekmeğini çöpten çıkarıyorsan karakterinde atık muamelesi görürdü,kendimi topladığım şu çöplerle eşdeğer görüyordum,daha doğrusu bizi böyle gördüklerini düşünürdüm,toplumdan uzaklaşması gereken,tiksinç varlıklar...Ve kendi bölgemi bitirip evime döndüm,yine kimseyle göz göze gelmeden,konuşmadan,işimi yapıyordum işte sadece işimi ,benim için verilmiş bu rolü oynuyordum,ıslak çöp çuvalına vurulan darbelere çuvalın kayıtsızlığı  gibi hayatımda gelip geçen her şeye kayıtsızdım,eve geldiğimde annemin gözlerindeki çaresizlik her şeyi açıklamaya yetiyordu döndüm ve şöyle dedim:'Kahvaltı hazır mı?'

Sabah servis beklerken gördüğüm bu insanların hayatı üzerine düşünmek istedim,biraz daha uzatsam hayat üzerine düşünmeye başlayacaktım,bu paragraf ders çıkarma amaçlı yazılmamıştır,sadece empati yaptım ve beynimdeki olay örgüsü budur,onları gördüğümüzde en azından gülümseyebiliriz he?Gülümsemen senin için bir şey ifade etmese de onların daha insan hissetmelerine sebep olabilir,insanlığın bize verdiği görevleri üstlenmemiz dileğiyle...

16 Şubat 2011

Bak arkadaş

Bu yazıyı canım arkadaşlarıma ,can arkadaşlarıma yazıyorum
Evvvet arkadaşlarım nerden çıktınız karşıma,hangi ara bu kadar samimi olduk bilmiyorum,bilirsiniz biz böyle laflar edemeyiz,duygularını ifade etmekmiş,miş miş..yıllar sonra bu yazıyı okuduğumda ne güzel günlermiş demek yerine hep beraber bu yazıyı okuyup gülmemizi temenni ederek yazıyorum,gülmemiz derken gülmenin bizim hayatımızda ne kadar hayati bi önemi olduğunu farkettim,gülmek samimi olarak gülmek,içten gülmek...Allah gönlüne göre verir ya,heh işte evet tam da bu noktadasınız canlarım,leb demeden leblebisiniz hayatımda,sizinle o kadar samimi olduk ki yakında telepati yoluyla anlaşacağız gibi görünüyo..kahkahalar atıp duraksadığımızda abi bizde mi bi gariplik var diyoruz ya,böyle garipliğin gözünü seveyim..içtensiniz arkadaşım,pırıl pırılsınız ve en güzeli hepiniz dişlerinizi fırçalıyorsunuz:D yerine göre davranmayı beraber öğrendik biz,olumlu olmayı,zorluklar karşısında zorla espri yapmayı,hatta komple espri yapmayı,gülmeyi o kadar çok sindirdik ki içimize gülmek asıl anlamını kaybetti,sizle değilken yaptığımız o eylem gülmek değildi ,sahteydi sanki,bak yıllar geçti beraber büyüdük,her anlamda büyüdük,hamken beraber piştik,bu devirde aklı başında,ne yaptığını bilen,inançlı,başarılı,zeki,terbiyeli,ahlaklı,içi dışı bir,içi dışı güzel insan bulmak, hepsini bi arada bulmak zor,daha doğrusu zormuş,ama benim için durum farklı siz yanımda olduğunuz sürece.Abi nerden başladık yaz yaz bitmiyo,Şeymanın defteri gibi sandık hata yaptık :D:D Duygularını ifade etmek ne demek tam olarak bilmiyorum ama burda yapmaya çalıştığım bu,hepinizi seviyorum canlarım,ilerde hepimizi çok güzel yerlerde görüyorum ve kendimi de siz çok güzellerle.. öpüldünüz.

31 Ocak 2011

Üşeniyoru...

ü-ş-e-n-i-y-o-r-u-m,evet üşeniyorum hem de hayatımın şu en aktif olması gereken döneminde ,neye mi? annemce 'şurdan kalkıp şuraya oturmaya' üşeniyorum,zaten her şey üşenmemiz için tasarlanmış ,yapman gereken onca şey,havanın buz kesmesi,elimden bi türlü düşmeyen lanet olası selpak,bunları yazarken bile beş dakkada bi duraksıyorum,limon yine tepemde uçuyo,limon kim mi?Evimize geleli hayvanlığını unutan muhabbet kuşumuz,aylar geçmesine rağmen hala bize ısınamadı,tek yaptığı kafesini açtığımızda evde deli gibi uçması,gerçi sorun bizde hayvandan ne bekliyosak...her neyse bu öss süreci beni baya bi yıprattı ,ne kadar çalışmam gerekirse o denli üşengeçliğim artıyo,tamam bugün de dinleniyim yarın,e geç kalktım ohoo akşam oldu,bütün gün dershanedeydim zaten,dur şunu da izliyim kalkarım,ozaman tv karşısında çözüyim,aa reklam geldi dersime dönüyim,bi dkk ya şu kanalda ne vardı,aman tv karşısında çalışılmıyo zaten bitince çalışırım,ne esra yat mı? ama..neyse uykum gelmişti,aslında çalışsam varya,aman bi ara toparlarım,ne sadece o kadar gün mü kalmış..
hayatımın yegane hantal cümleleri,çalışamamanın verdiği vicdan azabı tamamen omuzlarıma günden güne yük bindiriyo,namaza başladım başlayalı -Allahım çalışma azmi ver diye dua ediyorum,ama çalışmayınca neye yarar,lanet olsun üşeniyorum,hayatımın en önemli döneminde üşeniyorum,bu ölü toprağını kim attı bilmiyorum ,burda hangi akla hizmet blog aldım bilmiyorum,ayda yılda bir yazasım geliyor ve leptobu açtığımda kaybolu
yo,ben bile kendi blogumu takip etmeye üşenirken kime ne saçma bunalımlarımdan,o tipik össnin psikolojisini bozduğu insanlardanım,bıraksanız sınav sistemine baya sayasımız var,kimi kandırıyoruz olması gereken bu tek yapmanız gereken çalışmak,isyan ettiğimiz şey kendi üşengeçliğimiz,kimdi o einstein mıydı çalışmak çalışmak çalışmak diyen ah be einstein amca diye başlayıp sabaha kadar içimi dökesim var,hayatımın bu dönemini kiraya vermiş gibiyim,şu dönem bi bitse ,ah bi bitse her haltımı bu senenin sonuna erteledim,hayatımı erteledim tek yaptığım; sabah namazına kalk,alarmı kapat,namazı kıl 10 dk. yat,kalk üstünü giy,çık otobüs bekle, dershaneye git,ot gibi dinle,testini nadiren çöz,ya da bırak evde çözersin(!),arkadaşalrınla durağa güle oynaya git,tekrar otobüs bekle,otobüse çok var,minibüsü dene,yine yanlış miniübüs,Allahın cezası yine öndeki tabelayı ters çevirmiş,mahalle ayrımında in 20 dkk yürü,hava yine soğuk,eve gel ikindiyi kıl,Tv'ye göz at,yemek ye,akşamı kıl,otur biraz derslere gözat,bi sa. geçmeden yorul kalk tvye göz at,nasıl da uykum var,yatsıyı kıl yat ve utanmadan dua et,Allahım zihin açıklığı ver,haha bunları yazarken şu reklamı göüyorum-TRT-okul açılıyormuş,gözümüz aydın,okulun yarım gün olduğu günleri kesinlikle değerlendir,aman o kadar çalışıyorum! bugün de eğlenelim,onda üşenmek yok,üşenme eve adımını atar atmaz başlıyo,ve her duvar köşesinde şu yazıyo;-üşenme esra,her defasında içimden şunu diyorum;'he he'.

21 Ocak 2011

Korkma Ben Varım-

''Dalyan efendi 'kaderi duyumsamak'tan söz ediyordu.Kader hem zamana[tarihe ve an'a] ve mekana [uzaya ve vücudumuza] yayılan; hem debizzat bizim ruhumuza,nefsimize,zihnimize,gönlümüze,vicdanımıza,bilincimize yani varlığımızı teşkil eden yoğunluk bölgesine odaklanan  gerilimin adıydı.İyi ile kötü,günah ile sevap,helal ile haram,doğru ile yanlış,ümit ile korku,ödül ile ceza,cennet ile cehennem arasındaydık.İnanmak insanın en ince ve en keskin ayrımları temsil eden sınırda hareket etmesi demekti.Buna mukabil teslimiyette,iradenin forsunu aşan bir imkan vardı ki,onu ancak terbiyeden sonra gelen olgunluk sayesinde kavrayabilirdik...
 İnsan kendi samimiyetinin altını çizmeye kalkıştı mı,ister istemez üstünü de çiziyor.Samimiyer,mahremiyetle mukayyet olsa gerek.
 Tibet'te Moju Ming'in dizi dibindeyken de,Ankara'da Bakanlık Heyeti ile birlikteyken de,kalbimi bir sırlar mezarlığı olarak düzenlememe imkan verecek işaretleri keşfetme yolunda yürüdüm.
 Samimiyetimizin fark edilmesinin bir mükafat niteliği taşıdığı aşikar.Fakat bu öyle bir mükafat ki,'namahrem' bir elden alındığı takdirde,lanete dönüşmesi işten değil.
  Moju Ming 'Ebediyet, eylemlerimizin anlamını tehlikeye sokar' derdi...
 Üç husus,zihnimde yer etmişti:
1-Tasavvuf bir savunma sanatıdır
2-Hakikat,savunma sanatlarının kalbinde gizlidir.
3-Hakikat akılla değil,cesaretle bulunur
  Bana sorarsanız...tam bilemiyorum,fakat galiba hayatlarımızın biçimlenmesinde formüller kadar sırların da etkisi var.Kader mekanizmasını çözmek imkansız.An geliyor fanilik fikri,evreni bir karambol kumkuması[çanağı],insanı bir fiyasko figüranı,hayatı bir skandal silsilesi gibi algılamamıza neden oluyor.Ya da içimizi derin bir şükran duygusu ve yaşama sevinci kaplıyor...Çok acayip.Siz bana bakmayın.Artık bütün tembihleri unutmuş,kapıalrını teselliye kapatmış,basireti kördüğüm olmuş biriyim.Beni uygar kılan koşumlarımı kemiriyorum.Program,prosedür,protokol umrumda değil.Göğsümde barut macunu gibi öfke kabarıyor.
  Tom Waits,arka koltukta mikrofona eğilmiş Black Wings şarkısını söylüyor.Radyonun sesini açıyorum,Tom Waitsin ağzı kulağıma yaklaşıyor''


okuduğum her kitaptan güzel bir bölümü paylaşmalıyım,böylece yazarken de hissetmeli de mi?